Ana içeriğe atla

Bu aralar neler dinliyorum? (III)

Folk Music Center (görsel kaynak)
Yine bir playlist ile dev hizmet sunuyoruz. Bu ara arkadaşlarla yolculuk ettiğim için yol müzikleri var biraz, dolayısıyla bir önceki yazımla örtüşen şeyler var. Sometimes what can I do? Abimle vakit geçirdiğim için rap/hiphop bir şeyler... Bir de eskiden yeniden birtakım başka şeyler... Süpersonik playlistim için buraya tıklayınız

Florence and the Machine: Flo dinlemeden duramıyorum. Bir de Haziran sonunda High as Hope diye yeni bir albüm çıkardı. Oradan en sevdiğim şarkı Hunger'ı alıyorum playliste. Bu da dilinize dolanacak.

The Wombats: The Wombats'ı yeni öğrendim, bi dönem üst üste dinleyip duruyordum. Greek Tragedy playlistte. Bir de dalıp the Maccabees yazmışım önce listeye Wombats yerine, o nedenle kıyamadım, Maccabees'ten de Toothpaste Kisses listeye girmeye hak kazandı böylece. :) 

The Brunettes: The Brunettes'i yıllaaar önce (2007) gittiğim Devendra Banhart konserinde ön grup olarak çıkmaları sebebiyle öğrenip bayağı sevmiştim. Arkadaşlarla yolculuk ederken dinlenecek "easy-listening" bir şeyler ararken aklıma gelip yanıma o konserde aldığım CD'yi aldım. (Çünkü bazen internet çekmiyor yollarda.) Oldukça neşeli bir grup, playliste bunu yansıtacak B-A-B-Y şarkısını aldım, dilinize dolanacaaaak! Bi ey bi vay!

Sublime: Yıllardır dinlememiştim aklıma düştü geçenlerde, ska gibi punk gibi malum. Aklıma düşen ve yeniden dinlememe vesile olan şarkısı Wrong Way ile playlistte. 

Belle and Sebastian: Malum yılların grubu, yolculukta dinlemek için oldukça keyifli ama bu sefer şunu fark ettim, kulaklıkla değil de arabada yol gürültüsüyle karışık dinleyince bir süre sonra şarkılar hep aynıymış gibi geliyor. En sevdiğim şarkılardan birini seçtim; Judy and the Dream of Horses.

Childish Gambino: Donald Glover'ı Community izleyenler oradan bilir, bir de daha sonra Atlanta diye başka bir dizi yaptı. O gerçekten harika, drama-komedi. Eski sulu zırtlak komedilerden sıkılanlara öneririm, daha gerçekçi bir şey. Neyse Donald Glover, bir rönesans beyi olarak müzik de yapıyor. This Is America'nın videosu bayağı tartışıldı malum, playliste onu alıyorum; ama diğer şarkılarını da bayağı sevdim.

Christine and the Queens: Better Things diye bir diziden öğrendim, yine drama/komedi tarzı bir şey, yeri gelmişken onu da önereyim. Christine and the Queens'in Tilted şarkısının videosunda değişik bir dans var, dizide bu dansı yapıyorlar ana karakterin kızının lise mezuniyetini kutlamak için, ana anneanne ve iki kardeşi. Böyle yüz güldüren bir sahne, oradan sonra sarmıştım. Sonra uzun süre unuttum, derken ailemle yolculuk ederken annemin şarkıyı sevdiğini hatırlayıp tekrar dinlemeye başladım.

Ahmet Kaya: Hehhehe evet yine tekrara düşüyorum ama arkadaşlarımla yolculuk ederken Ahmet Kaya dinlemeden duramıyoruz. Sometimes what can i do vakası. "Beni Vur"u bağıra bağıra söylemeyi sevdiğimizden onu ekledim playliste. Adını vererek rencide etmek istemediğim bir arkadaş, yolumun üstü engerek kısmını engebe diye söyledi, ondan özel olarak da eğlendim. Yine denizde ben söylerken abim de aralardaki "dırıırı" melodilerinde suya üfleyip baloncuk çıkararak eşlik ettiğinden bu yaz anısı çok olan bir şarkı benim için.

Kardeş Türküler: Yine tekrar, shame on me. "Darıldım"ı seçiyorum veya Kardeş Türküler adıyla "Dargın Mahkum". Çünkü çok seviyorum + Hey Douglas'ın versiyonuyla dans etmeyi de seviyorum. Beyaz Atlı ve Eşrefoğlu Al Haberi dilime en çok takılanlardan.

Aynur: Şimdi sesi bir harika ve yine yolda dinlemeyi seviyoruz. Pervane'yi söylemesine bayılıyorum, o nedenle playliste onu aldım.

Altın Gün: Hollandalılarla bizimkiler bir arada türkü çalıp söylüyor. Bu yolculukta tekrara düşmediğimiz bir nokta, E.'den öğrenip takıntılı bir biçimde dinlemeye başladım. Goca Dünya, playlistte. 

Eypio: Yine Çukur dizisiyle ilgimiz yoktur. Türkçe rap, melodik olması sebebiyle seviyorum özellikle. Korkuyorum Hayattan şarkısını sevdim, playliste aldım.

Aga B: Aga B'yi aga bimden öğrendim hehehehe. Haydaa şarkısı playlistte. Oo Kekecim de güzel ama Ankaralı olarak Haydaa şarkısını tercih ettim, Ankara'da sular kesiliyor falan. "Mamafih mevzubahis iz baki" gibi sözler karşısında şaşırmayınız.

Ezhel: Şimdi Ezhel'siz Türkçe rap muhabbeti olabilemez şu dönemde. Pavyon'u seçtim playlist için, çünkü ışşıl ışşıl her yeeer yer yer sanki pavyooon!

Bu arada eğer Spotify kullanıcısıysanız Volkan Ülker'in playlistlerine bi' göz atın derim. Kaş'ta Pell's diye bir lokantada yemek yerken müziklere bayılıp ne playlistlerini sorduğumuz zaman DJ arkadaşları Volkan Ülker'in listeleri yaptığını öğrendik. Orada dinlediğimiz liste herkese açık değil sanırım ama OT Dinner ve Slow playlistlerini sevdim.

Ayrıca son olarak bir de yeni müzik öğrenmek için bir uygulama önereceğim, JQBX. Malum Spotify, Apple Music gibi uygulamalarda yeni müzik keşfetmek, yapay zeka ile dinlediklerinizin değerlendirilip size bir şeyler önerilmesi üzerine kurulu. JQBX'ta çeşitli "odalar" var müzik janrlarına göre (örn. indie, metal) veya birtakım başka kritelere göre (örn. kadın müzisyenler, pizza ve birayla iyi gidecek müzikler gibi). Bu odalarda diğer kullanıcılar DJ'lik yapıyor ve o temaya uygun müzikler çalıyor. Siz de DJ olabiliyorsunuz. Böylece yapay zekanın tahminlerinden değil, size benzer müzik zevki olan insanlardan öğreniyorsunuz ve onlara öğretiyorsunuz. Eğer şarkı beğenirseniz ve Spotify kullanıyorsanız, beğendiğiniz şarkılar bir Spotify playlistine kaydediliyor. Diğer uygulamalarla uyumunu bilmiyorum.

Ç. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

URUMÇİ UYGUR RESTAURANT

 Urumçi Uygur Restoranı denedik. Dostlar, midenizde salça ve sarımsağa yer açın ! Uzak doğu mutfağındaki eksik salçayı bulmuş koymuşlar ! Yediklerimiz: 1- Acılı patates (resmi yok) 2- Patlıcan ve fasulye kavurması 3- Nefis sebzeli et 4- Buharda pişmiş ekmek Sofraya oturur oturmaz da bir termos çay getiriyorlar. Bildiğiniz düz çay. Hani yeşil çay filan olsa daha iyi olurdu... Öncelikle, genel olarak memnun kaldığımızı belirtmeliyiz. Porsiyonlar büyük ve doyurucu. 4 kişi bunlarla fazlasıyla doyduk. Lezzete gelince, sebzeler güzel ve tatları aynıydı (salça ve sarımsak onları birleştirmişti), Asya usulü diriydi, hoşumuza gitti. Ekmek, hayatınızda görebileceğiniz en beyaz ekmek olabilir. Ayrıca tuzsuz idi. Yemeğin tadını dengeledi. Etli sebze yemeğinin içinde değişik bir mantar vardı, çiğne çiğne bitmez. Toplamda 76 TL ödedik. Bir daha gider miyiz? Evet ! Not: Çıkışta bi' büfeden naneli sakızınızı şekerinizi alın deriz. Ç.&N.

Variante Breakfast & Coffee'de kahvaltı + Mazi Antika Cafe'de kahve

Variante 'yi bir gece kapalı olduğu bir saatte gördüm, logosu falan hoşuma gitti. Derken haftasonu gitmeye çalışma gafletinde bulunduk, rezervasyon gerekmekteymiş.* Hafta içi olunca boştu, sonra iki masa doldu ve tosun bir kedi geldi. Mekan tabelasından başlayarak oldukça hoş. Servis kasecikleri neşeli çiçekli şeyler. Hatta porselen kaşıklar geliyor, onlar bile desenli. Yani ortamı beğendik. Tek sıkıntı, dükkanın caddenin sabah güneşi alan tarafında olması. Epey bunaldık otururken, esmiyordu zira. Yemelere gelince, biz iki kişilik kahvaltı istedik, 55 TL. Gayet doyurucu, fiyat - lezzet - porsiyon dengeli. Kahvaltı şunlardan mürekkep: 5-6 çeşit peynir (hepsi lezzetli ancak olağanüstü değil) , yeşil-siyah zeytin, salata (evet söğüş değil adeta bir salata), salam (biz geri gönderdik), pişi, sigara böreği, domates ezmesi gibi bir şey, istediğiniz şekilde yumurta (biz omlet gibi istedik, gayet iyi pişmiş olması ziyadesiyle memnun etti), fındık kreması, tereyağ, vişne? reçeli (kava...

Kırmızı Ruj Sorunsalı

by N. Çok möhim bir mevzuu. Bir kırmızı ruj ki sizi palyaço da yapabilir, Marilyn Monroe da...  O sebeple bu konuda ne kadar bilgilenirsek o kadar iyi (!) dedik ve naçizane deneyimlerimizi paylaşmak istedik.   Öncelikle favorimi en baştan belirteyim: Sol fotoğrafta gördüğünüz  1+1 Hydro Glossy Lipstick 04 Peach Red . Beyaz tişört-kot pantolon kombinini sizi üzmeden tamamlatacak bir ürün. Hem oraya buraya bulaşmıyor, hem dudağı kurutmuyor hem de tazelemediğiniz zaman dudak kenarına doğru silik kötü bir görüntü bırakmıyor. Ben bu Japon menşei markayı çok sevdim, gittim aynı rujun  Cosy Pink ’ini de aldım (uçuk bir nar çiçeği), ancak belirtmeliyim ki o renkten bu kadar memnun kalmadım. Bu markayı  Miniso mağazalarından bulabilirsiniz. Üçüncü fotoda sağda ön tarafta duran  Clinique 03 Ruby Pop sizi 1950’ler kadını yapacak bir renk. Biraz iddialı gibi duruyor, özgüveninizin düşük olduğu günlerde sürebilirsiniz. Üstelik min...